Ah Nerede o eski Bayramlar
Eski Bayramları düşünürken özlem hissediyoruz. Sıcaklığı samimiyeti özlüyoruz yardımlaşmayı özlüyoruz. Ben bu yazıyı yazarken hep kendimden kendi ailemden örnek vereceğim. Muhtemelen sizlerde aynı duyguları yaşamışsınızdır.
Ramazan Bayramı içerisindeyiz. Ramazan Bayramı’nı anlatacağım.
Günümüz çocukları, kimbilir, bu günleri nasıl hatırlayacaklar, anımsayacaklar. Gördüklerimiz televizyon ekranlarına yansıyan şatafatlı ramazan yemekleri…Teknoloji sağ olsun sayesinde geleneklerimiz unutuldu.
Hemen hemen her evde "iftar yemeği" vardı. Mutlaka misafiri de bulunurdu bu iftar yemeklerinin...
Konu komşu, yakın uzak akrabalar mübarek Ramazan ayında mutlaka birbirlerini iftara çağırırlardı.
MEVSİM NASIL SICAK İSE İLİŞKİLER DE ÖYLESİNE SICAKTI!.. şimdi??
Eskiden bayram, bayram öncesinden yapılan hazırlıklarla başlardı. Evlerde bayram temizliği yapılırdı. Misafirlere ikram edilmek üzere “Külünçe, zerde, üzlemeli pilav veya tirit ”yapılırdı.
Rahmetli Babam Bayram sabahı tüm Abilerim ve beni sabahın erken saatinde uyandırır ve Abdest alarak Bayram namazına gitmemiz için başımızda beklerdi. Kadıoğlu Camisinde (dipsiz minareli cami) Şükrü hocanın arkasında namazımızı kılar ve hutbeyi beklerdik. Şükrü hoca kendimi bildim bileli Kadıoğlu camisinin imamıydı. Anne ve Babası vefat etmişti. Hutbede hep anne ve babasından bahseder ve sılayı rahim için vurgu yapar ve hutbede ağıt boğazına çöker ağlardı. Hep derdim neden hocamız ağlıyor işte bende Annemi Babamı kaybedince anladım. Onlarsız bayramın çok zor olduğunu ağıt işte o zaman boğazında düğümleniyor…
Namaz sonrası cami önünde tüm mahalle ile ve Akrabalar ile Bayramlaşırdık bir samimiyet vardı, içtenlik vardı.
Sonra Aile mezarlığımız Bediüzzaman mezarlığında Aile büyüklerimizi ziyaret ederdik. Babam Ailenin en büyüğü olduğu için her ramazan bayramında Anneme sabahın erken saatlerinde yemek yaptırır mezarlık sonrası akrabaları yemeğe çağırırdı. Tüm Akrabalarla Birlikte yemek yer Bayramlaşmış olurduk.
En önemlisi, burası çok önemli! Biz çocuklar mahallede hangi eve gidersek gidelim tüm kapılar açıktı. Direk içeriye girerdik ve büyüklerimiz ile bayramlaşırdık. Şimdi apartmanda karşı komşumuzu yan komşumuzu tanımıyoruz. Arabamızı otoparka park edip asansör ile eve çıkıyoruz kimseyi görmüyor ve tanımıyoruz.
Eski bayramlarda, cep telefonuyla mesaj gönderme yoktu. Uzakta olanlar birbirlerine manzaralı kartlar gönderirlerdi. O zamanki bayramlarda tatile gitmek yoktu, Şimdi ne yapıyoruz bayram demek tatil demek diyerek bayramda aileden uzaklaşıp tatile gidiyoruz.
Bayramlarda herkes büyüklerini ziyaret eder hayır dualarını alırdı. Bu sabah Bayram namazında yine Kadıoğlu camisindeydik camii dolmadı bile Şükrü Hoca emekli olmuştu ama namaz kılmaya yine o camiye gelmişti. Namaz sonrası mahalleden üç beş kişi gelmişti gelmişti onlarla bayramlaşıp mezarlığa gittik Annemize babamıza yasin’i şerif okuyup sonrasında çağala bağala herkes evine dağıla evimize geldik.
Bizler çocuklarımıza eski örf adet gelenek göreneklerimizi anlatmasak teknoloji evlatlarımızı elimizden alıyor. Gerçekten de şimdiki çocukların hiçbir şeyi beğenmediklerini, tatmin olmadıklarını bayramların bile sevincini coşkusunu yaşayamadıklarını görüyoruz
Değerini zamanında bilemediğimiz ancak kaybedince anladığımız ....En çok ta babamı,Annemi,ablamı özlüyorum…Annelerimiz yüreğimiz kadar yakın ve sıcak; babamızsa arkamızdaki yüce dağlar gibidir. Mekânı cennet olsun babamla ramazan gecelerini özlüyorum sahura kadar çalışırdı, ama heyhat ki bu gerçeği onları yitirince anlıyoruz! Kaybettiğimiz babamızı, akrabalarımızı, kardeşimsi dost ve arkadaşlarımızı, bütün sevdiklerimizi ve hatta sevmediklerimizi dahi özlüyoruz.
Bayramın vazgeçilmez hususlarından biri de bayram yerleriydi. Bayram yerlerinde tahtadan Leyli (salıncak), Dönme Dolap, Tahtaravelli, Atlı karıncalar bizim en çok sevdiğimiz ve sabırsızlıkla beklediğimiz aktivitelerdi. Evimizin hemen yanında boş bir arsada Harabe dediğimiz yerde ve Bahçelievler de kurulurdu. Bayanlara Büyük yolda evlerde kendirden leyli kurulurdu, erkekler içeri alınmazdı. Lunapark yoktu.
Şu insanları anlamak zor: Küçüklüklerinde çocukluklarından sıkılırlar ve bir an önce büyümek için can atarlar; büyüyünce de çocukluklarını özlerler.
Herkese Hayırlı Bayramlar diliyorum.
Ahmet Zeki Güler